03 Kasım 2006

görkemli bir hikaye



uzayda hayat olabileceğine, reankarnasyona, ölümsüzlüğe ve evrim teorisine inanmıyorum.

ve bunlara ek olarak çevremizde, yetişkin olarak tanımladığımız kişilerin bir mucize olmadıktan sonra zorlama, yönlendirme veya kendi ortalama iradeleriyle değişebileceklerine de inanmıyorum. anlatayım:

20'li yaşlarımızdaydık. aynı işyerinde çalışıyorduk. çekici biri değildi ama elindeki kadınsı silahların farkındaydı ve büyük şehre yeni gelmiş bir yeniyetmenin onlara kayıtsız kalmayacağının farkında biri olarak gerektiğinde kullanmaktan çekinmiyordu.

en sonunda bir gün işyerinde durduk yere yanağımdan öptü. ne olduğunu anlamak için dönüp baktığımda kalbinin attığını duyabiliyordum. onunla ilişkimiz öylece başlamıştı.

haftalar sonra bir gün iş çıkışı büyükdere caddesinde dolaşırken önce genç bir çocuk tanıyıp yanına geldi, ayaküstü konuştular. 15 metre yürüdükten sonra bu kez bir taksici tanımış olsa gerek “gittiğin yere bırakayım” teklifinde bulundu. neler oluyor? kim bunlar! diye sorunca çocuğun liseden arkadaşı olduğunu, taksiciyi ise tanımadığını söyledi.

onunla, kendisine bir günde gelen onlarca telefon, müşteriler ve diğer çalışanlarla olan abartılı samimiyeti yüzünden bir kaç kez tartışmıştık. o günkü taksici muhabbeti yüzünden bir kez daha tartışmış, haklı olabileceğimi kabul ederek arkadaş çevresine ve hareketlerine dikkat edeceğini ve değişeceğini söylemişti.

bir kaç hafta sonra bir sabah sonradan işyerinde çalışan şoförün eşi olduğunu öğrendiğim bir kadın kucağında bir çocukla işyerine geldi, karşısına dikildi ve “kocamın peşini bırak” dedi. masum olduğunu, kadının kocasıyla arasında hiç bir şey olmadığını söylediğini ve tüm bu olanlara karşı ona inandığımı, başkalarının yanında onu savunduğumu hayal meyal hatırlıyorum.

bir kadından ilk kez kazık yediğim o gün, bana, o an farkına varmasam bile birilerini değiştirmeye çalışmanın beyhude olduğunu öğretmişti. başıma gelen şeyin cohen’in famous blue raincoat’unda anlattığı türden görkemli! bir hikaye olduğunu da yıllar sonra şarkının sözlerini ve hikayesini okuduğumda öğrenmiştim.

değiştim
aynıyım
değiştim
aynıyım

o günden beri çevremizdekileri değiştirmeye çalışmanın iyi bir fikir olmadığına inanıyorum. ya olduğu gibi kabul etmeli ya da fazla uzatmadan ve dürüstçe onlara farklı yönlere yürümeyi önermeliyiz.

her şey er ya da geç özüne dönecektir. karşımızdakinin bir gün değişeceğini ummak veya bu değişimin sonsuza kadar devam edeceğini düşünmek katıksız bir aptallıktır.

10 yorum:

alef dedi ki...

Eyvallah, etkiledin..

Adsız dedi ki...

bu tadı seviyorum.. pas tadı..

Shaman dedi ki...

evet bence de...

Adsız dedi ki...

ve sevgili anyone,
"famous blue raincoat"u bir de tori amos'tan dinlesen kim bilir o zaman neler yazacaktın..ne ülkeler ne sistemler ne insanlar çok fazla bir değişim geçirmiyor..yani şekiller değişse de gölgeler aynen sabit..
büyük bir değişiim oldu sanıyor insan sonra bir bakmışsın günler döne döne döne uzala kısala aynı başladığın yere geliyor tüm değiştirdiklerimiz....mesela saatlerin geri ileri alınmasının da sakıncalı bir husus olduğu düşüncesindeyimmmm!.. :)

Ezgi dedi ki...

Ulu Manitu kız milletine akıl fikir versin. Hakları yok Famous Blue Raincoat dinletmeye kimseyi.

Terbiyesizler ya, sinirlendim bak.

Sera dedi ki...

kimse değişmez.

Sera dedi ki...

yani değişmez derken, kendi kendinde beğenmediğin bazı özelliklerinin değime ihtimali olabilir tecrübeler karşısında.
ama senin yazdıklarındaki gibi kişiler değişmez.

gaia dedi ki...

insan sadece değişmek istemiyorsa değişemez, değişmez.

Adsız dedi ki...

bi insan yedisinde neyse yetmişindede odur ya öyle kabul edeceksin yada sevmeyeceksin ya sev ya terket bu kadar basit

Adsız dedi ki...

her insan bir değildir kadınlar değil erkeklerde aynı çifte standart