16 Ağustos 2006

hayat ne tuhaf

oturduğu sandalyeden hafifçe doğruldu, gözlerinin içiyle gülümseyerek bana baktı ve "2.5 yıldan sonra bir işim olduğu için çok mutluyum" dedi.

"bir işim olduğu için bu kadar mutlu olacağımı hiç düşünmezdim ama bugün 2.5 yıldan sonra ilk kez çalışıyorum ve çok mutluyum" diye ekledi.

konuşurken yüzüne yayılan gülümsemeden doğru söylediğini anlayabilirdin.

bilgi girişi için gereken elemanlardan ikisinin özürlü kontenjanından olmasına karar verilmişti ve bu iki kişi bu sabah şirkette işe başlamıştı.

biri koltuk değnekleriyle yürüyebiliyordu, diğerinin omuz kısmında bir sorun vardı, kollarını rahatlıkla hareket ettiremiyordu ama ellerini kullanabiliyordu.

"2.5 yıl önce ne iş yapıyordun" diye sordum.

"elektrikçi dükkanım vardı, kaza geçirdim, böyle oldum".

"geçmiş olsun"

"çok mutluyum"

geçen seneden beri ufak tefek sorunlar nedeniyle beş kez iş değiştirmiş ve son işinden de ayrılmak üzere olan biri olarak sırf bir işi var diye bu denli mutlu olan biriyle karşılaşmak beni bir hayli şaşırtmış, biraz da utandırmıştı.

bir insanı bir iş sahibi olmak mutlu edebiliyorken, bir diğerine dünyaları versen tatmin olamayacak bir hırs esir edebiliyor.

hayat ne tuhaf işte, herkesin ayrı bir dünyası, ayrı bir hikayesi var ve bazen bunlara kulak kabartmak, dinlemek, anlamaya çalışmak beni oturduğum yerden alıp başka hayatlara, başka dünyalara götürüyor.

bundan korkmamam, kaçmamam gerek çünkü bir gün sıra bana geldiğinde hikayemi anlatacak kimseyi bulamayabilirim ve daha da önemlisi birinin kendilerine kulak kabartmasına ihtiyaçları var.

6 yorum:

Manik Kedi dedi ki...

Merhaba..Bloğunu takip ediyorum; çoğu zaman comment için waktim olmuo ama buna eklemeden geçemedim...Hayat tuhaf; ama bence asıl tuhaf olan bizim bunlara bi kaç dakika kulak kabartıp - her nekadar istemesek de- sonra bunları unutup, ceplerimizden taşan ego we hırsla yolumuza dewam etmemiz; ta ki bi sonra ki hikayeyi dinleyene kadar... Ewet hayat tuhaf, insanoğlu tuhaf...

SewgileR;Sinem...

asdfgh dedi ki...

hayat ne tuhaf..
ama her şeyi tuhaflaştıran aslında biziz. bunu gerçekten farkettiğimizde gayet olağan bir hale bürünüyor çoğu zaman.
bu, son zamanlarda yazdığın şeylerden oldukça farklıydı anyone ve daha çok sevdim.

Sera dedi ki...

hayat var hayat var.
insan var insan var.
Herşey bence de çok tuhaf.

Gözen dedi ki...

Denmiş ki;
"..ama her şeyi tuhaflaştıran aslında biziz.." (indis lúinwë)

fazla söze ne gerek.

---OPTiO--- dedi ki...

"bir insanı bir iş sahibi olmak mutlu edebiliyorken, bir diğerine dünyaları versen tatmin olamayacak bir hırs esir edebiliyor."
bazen elimizdekilerin kiymeti bilmiyoruz..bunu basaranlarda zaten hirslarina esir olmuyo..iste o zaman gercekten insan olunuyo..

Adsız dedi ki...

Bir gün zaping yaparken,CNNTÜRK te bir programa takıldım :
"Her evde bir hikaye var"
daha önce hiç izlememiştim..

Başarılı bir diş hekiminin hikayesiydi o gün sözkonusu olan..
Ben açtığımda küçük bir hastası ile konuşuyorlardı , çocuk doktorunu çok sevdiğini o dönene kadar beklediğini ve döndükten sonra da eskisi gibi herşeyin normal devam ettiğini anlatıyordu..

Ben konuyu anlamaya çalışırken,
diş hekimi genç adam çıktı karşımıza..

Kış tatili için gittiği yerde kar motoru devrilmiş ve omuriliği zedelenmişti..
Belden aşağısı felç olmuştu ve kıpırdatamıyordu..
Mesleği için en önemli organı olan el ve kolları ise sapasağlamdı..

Bu felaket başına geldikten sonra toparlanıncaya kadar tüm hastalarını arkadaşları idare etmiş ve hep birgün dönecek diye söz vermişlerdi..
Nitekim dönmüş de..
Kendisine çok işlevli bir sandalye yaptırmış.
Sandalyeye tüm vücudunu kemerlerle tutturuyor ve hastayı kendi hizasına kadar kaldırarak normal bir hekimin 2 katı performansla çalışmaya devam ediyordu..
Bravo dedim içimden,hem hastalarına hem de genç adama...

peki ya,
Ya ellerini kaybetseydi..