artık işsiz, güçsüz bir adam olarak zaman dolduracak aktiviteler gözlediğimiz; misal filmekimi'nin bir an önce başlamasını beklediğimiz bu günlerde; festival kapsamındaki bir etkinlikte bir cohen ile çoluk çocuk popçusu teoman'ın ismini aynı afişte görmek midemizi bulandırmaya yetti.
ergenleri andıran sesi bir yana konserde, bir kaç hafta önce bar çıkışı 'götürdüğü' 'karı'lara hitaben "i'm your man" diyecek belki de.
bu kimin bok yemesidir bilmiyoruz ama festivalcilerin işiyse çok ayıp etmişler. oldu olacak seneye de ismail yk coverlasın. yok ebenina manastırı.
mahalledeki arkadaşlarla çok sinirlendik, diyecek başka laf bulamıyoruz.
biterken the future çalıyordu.
11 yorum:
ama şimdi bu böyle olmadı ki caanım cumartesi sabahında "boogie street" aklımıza düştü dinlemeden de adam olmayız..ah leonard cohen vah sana teoman
ama anyone belirtmek isterim ki teoman da vaktinde epey büyük bir boşluğu doldurdu yoksa gençtikikızlarımız rock müziğini bu kadar sevemeyecekti.
son olarak filmekiminde "paris je'taime" diye bir film var ben sanırım onu izliycem evet evet izliycem :)
tanju okan cover faciasından sonra daha da acıdım bu zihniyete.
alakasız alakalar kurmakta üstümüze yoktur milletçe.
seni yeniden üstelik yeni mekanında görmek güzel passive. hayırlı olsun, güle güle yaz diyelim.
ve evet yolu paris'ten(pağiiii diye okuyunuz) ve aşk'tan geçenlerle paris je'taime'de buluşalım.
bir daha böylesi tren kazalarına mahal vermemek için benim de çözümüm sera; tiz meclisten çıkarılacak kanunlarla cover yasaklana, yasağı ihlal edenlere 6 ay boyunca kapalı bir odada coverladıkları orjinal parçaları dinletmek cezası verile.
bunun bir de uyanması, hazırlanması, yollara düşmesi var. onlar da sayarsak herhalde kargalar bokunu yemeden uyanıyor olmalısınız ki pek de sevilecek gibi görünmüyor. ekmek parası kazanmak hiç bir zaman kolay olmadı zaten.
bak ben de zorunda değilim ama sabahın köründe kalkıp yenibiriş avına çıktım bilumum kariyer sitelerinde.
bu blogun değişik bir havası var, mm nasıl desem. :D
tam da elsa'vari bir sey demeye hazirlaniyordum ki... elsa, diyivermis... susuyorum tekrar.
merak ettim şimdi değişik hava derken bağyan elsa ve hemen akabinde gelen bay ioakim ne demek istemişti acaba?
benim cephemden olan biteni söyleyeyim; son zamanlarda ihmal ettim ama sebebi var; ramazan ayıyla birlikte iş görüşmeleri yoruyor beni, evdeyken çoğu zaman yan gözle tv'yi izlerken monitöre boş boş bakarken buluyorum kendimi. oysa bir kaç kontrolden sonra publish edilmeyi bekleyen onlarca yazı var. konsantrasyon güçlüğü çekmeye başladım, dikkatimi bir yere yoğunlaştıramıyorum. karın ağrısı da her şeye tuz biber oluyor.
evet nedir farklı olan?
korkutmayın beni, ölecek miyim doktor?;))
bu arada bunu yazarken joe cocker&jennifer warnes'tan up where we belong'u 16. kez üstüste dinlediğimi söyleyeyim, ne durumda olduğumu anlayın:
who knows what tomorrow brings
in a world, few hearts survive
all I know, is the way I feel
when it’s real, I keep my pray alive
günden güne yazısının altındaki betimlemelere istinaden söylemiştim ben. bir zamanlar "google" bordelloyla ilgili bişler vardı, 24 saat açık kız msnı kıvamına ulaştı da, bu haliyle blogunuzun yakaladıgı hava diyorum sevgili anyone. hani kaptan gemiyi terketmiş ama...
ehehe, çok gülüyorum. :)
ramazan beni de yoruyor, belirtmeden geçemem. o trafik, nişantaşı-beşiktaş arası adım adım dahi ilerleyemeyen araçlar, kadıköy dolmuşu için saatlerce kuyrukta beklemek ve tek kişiyle binememek, aç ve sinirli şoförler, üstüne bir de toefl kursu. :/
sizin için teşhis koymam gerekirse, ölmeyeceksiniz anyone. konsntrasyon problemi oruçtan olabilir mi. eger öyleyse bir an önce 11 ayın sultanı ramazanın geçmesini dileyebiliriz bence. :D
o betimlemeler günden güne, blog sahibinin halet-i ruhiye'sine göre değişiyor, değişecektir genç bağyan.
fakat o betimlemeleri yabana atmayınız bence; 50 yıl sonra her biri birer veciz yumurta olarak karşınıza çıkabilir;)
tabi her ne kadar benyaptım, senyaptın demek ayıp olsa da blog'a taytıl koyma işini benyaptımorg'dan esinlendiğimi belirteyim, ayıp olmasın.
ya teoman'ı bırak da.. famous blue raincoat'u kim söyler.. hayko cepkin mi...
Yorum Gönder