o akşam, o günlerde alışıldık olduğu üzere yine bütün anayollar kardan kapandığı için evlerimize servisle gitmek zorundaydık. levent civarında aracımız milim milim ilerlerken içeride dönen geyikten sıkılıp yol güzergahındaki evlere, arabalara, düşmeden ilerlemeye çalışan yayalara bakıyordum.
derken iki koltuk sağımda oturan, görünüşü, davranışları, kelimeleri ve hisleri yalanlar, sahtelikler ve maskelerden ibaret olan, bu yüzden iş dışında muhatap olmaktan özenle kaçındığım eleman(nam-ı diğer kaşar kenar mahalle dilberi. bkz: dia-logs) içerideki gereksiz, sahte samimiyet ortamından da cesaret alarak nasıl göründüğünü, kendisini nasıl bulduğumu gibisinden bir şeyler sordu. emin ol takındığı maskenin, sahte gülüşünün, yapay sevgi sözcüklerinin midemi bulandırdığını söylemek isterdim kendisine ama bilirsin cemiyet içinde yaşamanın bazı kuralları vardır; her zaman içinden geçenleri söylememen gerektiği de bu kurallardan biridir.
işte tam öyle bir anda iki arada bir derede kalmışken bir süredir durmuş olan kar yağışı tekrar başladı ve "aaa, kar tekrar yağmaya başladı" diyerek konuyu değiştirmeyi başardım.
ama her zaman bu kadar şanslı olmayabilirdim.
işte de bu tür durumlarda kullanılabilecek ve çoğu zaman işe yarayan bir başka formül var:
bi x vardı ne oldu ona?
herhangi bir konuşma anında üzerine fazla geldiklerinde, bir soruya cevap vermek istemediğinde veya konunun hiç sevmediğin, tercih etmediğin yönlere doğru ilerlediğini fark ettiğinde değiştirmek için konuyu kullanman gereken cümle bu. shazam gibi, alakazam gibi.
tabi aklına gelebilecek herkesi bu geyik için kullanmak yanlış sonuç verir. bu tek bilinmeyenli formülde x yerine gelmesi gereken kişi geçmişte uzun süre gündemi işgal etmiş ve daha sonra piyasalardan, gündemden en azından bir dört, beş sene kadar uzak kalmış olmalı.
şimdi formülü işletelim.
bi ilhan irem vardı, ne oldu ona?
bu cümlenin en iyi konu değiştirme malzemesi seçilmesini telefonla sipariş alan bir elemanın müşterinin adresini hatırlamaya çalışırken "bi ilhan irem vardı ne oldu ona" diyerek konuyu değiştirmeye çalışmasını anlatan bir karikatüre borçlu ama geçen haftalarda piyasaya çıkan son albümü cennet ilahileri'nden sonra bu tür konu değiştirme geyiklerinde kullanılması pek inandırıcı olamayacak.
bi atilla atasoy vardı ne oldu ona?
kendisi 90'ların başlarına kadar trt'nin bilumum hafta içi akşam, hafta sonu şovlarında çıkmıştır. özellikle pazar günleri yayınlanan eğlence programlarının olmazsa olmaz konuğuydu. davudi sesi, kirli sakalıyla hafif batı müziği tarzında söylerdi. uzun süredir herhangi bir yerde rastlamıyorum ama bana kalırsa zamanında değeri bilinmedi, farklı bir tarzı vardı diye hatırlıyorum. bir yerlerde rastlasam da yine dinlesem. kendisi de şu an muhtemelen şişli/harbiye'de asıl mesleği olan eczacılığa devam etmekte. ilhan irem'den boşalan tahta önerilebilecek ilk isimdir.
bi burak kut vardı ne oldu ona?
90'ların ortalarında piyasaya düşen bu bebek yüzlü şarkıcının benimle oynama, yaşandı bitti saygısızca gibi sabun köpüğü etkisinde şarkıları vardır. kendi plak şirketinden çıkarttığı 3. albümü yerlerde sürününce inzivaya çekilmiştir. bir kaç kere cuma geceyarısından sonra yayınlanan talk show'larda görüldüğü rivayet edilmektedir.
bi yonca evcimik vardı ne oldu ona?
90'ların başlarında piyasaya çıkmış, çocuklara yönelik pop müziğin ilk temsilcilerinden biriydi. abone şarkısıyla klip furyasını başlattığını hayal meyal hatırlıyorum. şarkının klibinde dans eder, şarkı söyler ve klibin başında veya sonunda isminin yanında dansçı yazardı. sonra bir kaç kere dizilerde oynadı galiba. ama bi x vardı ne oldu geyiği için pek cazip bir seçenek olduğu söylenemez.
önerisi olan varsa alabiliriz tabi. mutabık olalım ve ihtiyaç duyduğumuzda kullanalım.
[öneriler]
süleyman: bi bryan adams vardı, ne oldu ona?
üç kankalar: birkaç izel çelik ercan vardı, ne oldu onlara?
ece: bi ayşegül aldinç vardı, ne oldu ona?
ece: bi suat suna vardı, ne oldu ona?
anyone: bi yasuşi akaşi vardı, ne oldu ona?
ercan kanka: bi gaye topbaş, bi 007 kaan, bi bbg hülya, bi 05 edi vardı, ne oldu onlara?
sera: bi tayfun vardı, başını emme basma tulumba gibi sallayan, ne oldu ona?
erdem: bi ali rıza binboğa, bi necefli maşrapa, bi hasan mutlucan vardı, ne oldu onlara?
anyone: bi bir kaç iyi adam, bi çıtır kızlar vardı; yoncimik ablalarının destek verdiği, özledik, ne oldu onlara da?
olga: bi sağduyu vardı, ne oldu ona?
***
cezmi ersöz notu: yarın pinhani için balans'ta olacağım. sahneye yakın bir yerde tek başına, kendi halinde elinde sütlü nescafesiyle flütçü kıza asılan birini görürseniz işte o benim. bu arada aaaa, sen xxx'sin, melabaa deyip imzalı foto istememi de bir hayranınız olarak yadırgamazsınız sevgili profilinde/postlarında fotosu olan bloggerlar. bense hep böyle kaçak güreşiyorum, hem zaten fotojenik de değilim.
19 yorum:
görsek de bis karar versek (son çırpınışlarına hitaben ) - (şimdi uuppuzun post da gidip orayı mı buldun yorumlıycak diceksin bahsi geçmişti o bakımdan)
Merhaba anyone,
Senin yazi cok guzel.
Kanadalilar icin:
Bir "Brian Adams" vardi, ne oldu ona?
Bye for now ,
Suleyman.
ben gorunce sasirdim.
http://www.amazon.de/exec/obidos/ASIN/3491755212/qid=1150383849/sr=1-2/ref=sr_1_10_2/303-5908439-8549006
hoscakal
not: yazin guzel...
ama birgun buraya el yazinida buraya ekler misin?
aaaaa sen o'musuunnnn:) deriz bigün bak demedi deme. şimdi böle yaparak kafamızda 1000 tane anyone luşturmayı basarıyosun, hadi bakalım. kısa,kel, göbekli,üçgen ficutlu, uzun saçlı, bıyıklı ne biliyim...
atilla atasoy adlı beden öğretmeni vardı bir zamanlar. belki hala vardır. voleybol oynayamazdım ben de. veleybol derdim üstelik.
northwind: fotoğrafçı bir arkadaşım var, söz verdi bana. nick cave tadında bir poz yakalayabilirsek, yani öyle bir potansiyel varsa göstereceğim herkese.
suleyman: bryan adams örneği fena değil. her ne kadar bizim için her zaman gözlerden uzaklardaysa da. bryan adams canada'lıydı galiba. hakkaten ne oldu ona?:)
eva: kime ait olduğunu bilmiyorum. bir arkadaş kafkaya ait demişti o resim için. ama yıllar önce bilim teknik dergisinde felsefeyle ilgili bir yazıda görmüştüm ilk kez. o zamandan beri kendimle özdeşleştiririm. öyle kendin olduğunda aynaların bile yüz çevirdiği bir yüz.
yakında el yazımla bir şeyler yazıp koyacağım talep üzerine. fakat yazımın çok da güzel olmadığını söylemeliyim. galiba neden istediğini anladım;)
izel kanka : evet çelik çok değişti, yolda görsem tanımam, tanımamazlıktan gelirim. ben yine üç kankanın, üç ahbap çavuşların, üç silahşörlerin o ağaçların, otların, çimenlerin arasından melul melul kameraya baktıkları pozu takınmalarını istiyorum yeniden. hatta kot takım giysinler, saçlar'da 80'ler modasından olsun öyle uzun, fön çekilmiş, bileklerde bileklikler vs. istediğim başka şeyler de var türk pop/sanat/magazin aleminden, yakında beyan edeceğim onları da.
neval: öncelikle söylemeliyim ki
bir alain delon... hımmm yok iyi örnek olmadı, kimse tanımaz şimdi.. baştan. öncelikle söylemeliyim ki bir geoge clooney değilim ama bir hakan şükür, bir danny de vito, hatta bir james gandolfini(bkz: the sopranos) de değilim.
atletik sayılırım. göbekli, kel ve bıyıklı hiç değilim, tepemde yer yer ağarmış olsa da saçlarım duruyor. belki bir tek 170'in biraz üzerindeki kısa sayılabilecek boyumdan kaybediyorum. bunun dışında idare ederim. zaman zaman espri yaparım. günde iki iğrenç espri hakkım, sigortam, emekliliğim var. ama yatım, katım, atım, pille çalışan uzaktan kumandalı da olsa arabam yok. ne bileyim belki bir beklenti içinde olanlar vardır, net olsun herşey istedim.
şenay: cık cık, oynayama zaten. daha ismini bile telaffuz edemiyorsun. ben de çocukken r'leri söyleyemezdim. sonra bir gün bir mucize oldu ve sabah kalktığımda voltran, voltran, voltran diye tezahürat yapabiliyordum.
seviyorum sizi kankalar;)
(Bu kadar yorumun üstüne)
O değil de ,
Bir "Ayşegül Aldinç" vardı,ne oldu ona?"
Bir de titrek sesli şarkıcı vardı "Suat Suna" , ne oldu ona ?
Hakikaten yazı güzel olmuş ...
Yorum kısmında bir Alain Delon YA DA George Clooney değilim demişsiniz de bu adamlar yakışıklı mıdır yoksa karizmatik midir? Siz de olmayan bu yakışıklılık mıdır yoksa karizma eksikliği midir? :))
Bu arada beklenti içinde olanlar var mıdır ? ve bu sizin beklentinizle doğru orantılı mıdır ? :)
(Bakınız : Arada aaaa, sen xxx'sin, melabaa deyip imzalı foto istememi de bir hayranınız olarak yadırgamazsınız sevgili profilinde/postlarında fotosu olan bloggerlar)
ece: merakım katlandı şimdi, hakkaten ne oluyor tüm bunlara. neden kayboluyorlar? kaybolmayan, modası geçmeyen şarkıcı/sanatçı istiyoruz.
karizma deyince eski işyerinde bana balkanların en karizmatik erkeği derdi i.k müdürü, o aklıma geldi. al pacino da yakışıklı değil, üstelik benden kısa ama adamda karizma var değil mi? alain delon'a gelince: her ne kadar onun dönemine yetişmesem de yakışıklıydı, onda da eksik olan belki karizmaydı, emin değilim.
bende de vardır eksik birşeyler mutlaka bir şeylerden kaybediyorumdur ama işte mullet hair style'dı, tango'ydu, ispanyolca'ydı vs. kapatmaya çalışıyorum açıkları;)
beklenti içinde olan var mı yokmu bilmiyorum benim tanışmak istediğim bir kaç kişi var, tabi kardeşlik adına.(yerseniz tabi;)
hem ben zaten uzun süredir gwyneth paltrow, uma thurman, scarlet johansson ve prison break'teki dr. sarah tancredi'den yana bir beklenti içerisindeyim.
yine de şansını denemek için validesi ve bir kilo baklavayla istemeye gelecekler için adresim: arjantin caddesi frank lampard sokak. no: 43 bakkal ahmet mithat eliyle. sultanbeyli/istanbul(not: fikirtepe spor kulübünün arka sokağında kalıyor evimiz. google maps'tan aramayın bulmamazsınız. taksim'den otobüse binin, sondan bir önceki durakta ineceksiniz. akbil geçiyor)
envai çesit erişimsizlikler sözkonusu..
foto koysan bi türlü , koymasan bi türlü.
ben bizzat kendim ,
acık adres olayını tuttum.
gün belirleyelim ,teker teker kapına dayanalım.
ok diyen mum diksin hatta ...
MUM !!!
çomuş buralar:))))
arada ş var!!
bi tayfun vardı. saksafon çalardı. kayboldu anında.
bi de bu blogun sahibi gizemi pek seviyor nedense artık :p
her habab sınıfı filiminden sonra bir cici kızlar vardı sendromu yaşanır evlerde yaşıyorlamı ne oldu kızlara...
yada daha kötüsü her eoruvizyon zamanı annemin aklına gelir tüyleri diken diken vaziyette bir ali rıza binboğa vardı ne oldu?
bide siyaset biraş karışınca bir marşapa ve türkücü bir abi vardı ona ne oldu lazım olacaklar galiba denir.
not:ya ben buraya yorum yazmıştım yada yazdığımı hatırlıyorum bir beynim vardı galiba ne oldu hatırlamıyorum...
not2:ya bu adamın yüzünü şeklini ne yapacaksınız harbiden özellikle kızların ilğilenmesi ilğinç.abi baklavaları beraber yiyelim bu arada bu iş karlı çıktı gizeme devam bak çok para kıracaz...aynı taktik değiştirmiyoruz :)))
ha bi de,
bi "sağduyu" vardı, ne oldu ona??
reklamlardan kırdı parayı,
bir daha da gözükmedi.
sağduyusuzuz..
Saçmalamalarımı post ettiğm space e yorumunu daha şimdi okudum, cephanelerinin tek atımlık olup olmadığını zaman gösterecek ama Yüksek sadakat umarım başka bir "bir x vardi, ne oldu" yazisinin öznesi olmaz. Biraz daha incemelerime devam, güzel yazılar var burda da.
Sevgiler,
Ezgi
fotoğrafçı bir arkadaşım var, söz verdi bana. nick cave tadında bir poz yakalayabilirsek, yani öyle bir potansiyel varsa göstereceğim herkese.
söz vermiş bulunduk bir kere.. çekeceğiz artık;)
bi' anyone vardı, ne oldu ona?
hani en son balans'ta, sahneye yakın bir yerde tek başına, kendi halinde elinde sütlü nescafesiyle flütçü kıza asılacak olan biriydi..
ercankanka: onları ben, kendim şahsen, bizzat arıyorum kanka, bulursam haber vereceğim.
olga: ok olga, kısmetse olur;) olmadı baklavamızı yemiş oluruz sadece.
özlem: evet coşmuş, boş bırakmaya gelmiyor değil mi?;)
sera: tayfun'u biliyorum, kayahan'ın kızıyla evlendi, evlilik yaramadı herhalde.
hımm, gizem evet. hatırladım, eski şirketteyken gelirdi arasıra, bakışırdık öylece. ama çoktan unuttum. konuyu değiştirmekte üstüme yoktur;)
erdem: para kırmak isterim de gizem karın doyurmuyor. bir de bu bilinçli bir politika değildi hakikaten, öyle gizemli olayım vs. istedim ki isteyen kendini benim yerime koysun rahatlıkla, o yüzden anyone diye yola çıktım.
ezgi: ya o bir şey değil de, bir www.alternatif-istanbul.com vardı hakkaten ona ne oldu? çok da pişkinim;)
tuba: hehe, teşekkürler. ama önce geçen gün prison break michael scofield ayarında kestirdiğim saçım biraz uzasın. sonra kendimi sanatınıza teslim edeceğim. herşey sanat için.
indis: buralardayım ama iş/güç yoğun bu aralar, bir de dünya kupası var, o yüzden seyrek uğrayabiliyorum şimdilik.
Selam Anyone,
Evet, Brian Kanadali.
Ama simdi Ingiltere'de :)
Gorusuruz,
Suleyman.
Yorum Gönder