27 Mayıs 2006

ben, MSN, o, biz, siz, onlar



çıkan kısmın özeti(dış ses):

fransa’nın brezilya’yı 3-0 gibi net bir skorla yenerek dünya kupasını kaldırdığı sene; internet’in internet cafeler aracılığıyla ülkede yeni yeni yaygınlaşmaya başladığı bir dönem. msn messenger henüz icat edilmemiş, mirc uzun süredir, icq ise bir süredir sanal alemlerin popüler programlarından. cumartesi öğleden sonraları iş çıkışı internet cafeye gidip bir yandan 18 yaşından küçüklere yasak sitelerde sörf yaparken bir yandan da mirc alemlerinde kız düşürmek ortalama yurdum delikanlısının rutini olmuş. kahramanımız anyone’da hem ortama ayak uydurma, hem de 20’li yaşların verdiği heyecanla bir süre icq, mirc alemlerine dadanmış; ne yazık ki uzun bir chat konuşması sonrası sıra buluşmak için yer tarifine gelince; “altıyol’a gel, kadıköy’deki boğanın taşaklarının altından el sallayacağım” diyen bir denyo’nun yaşattığı hayal kırıklığıyla bu alemlerden yıllar sonra birbirinin çevresinde dönüp duran iki yeşil adam görene dek uzak kalmıştır. aşağıda okuyacaklarınız kahramanımızın yeşil/kırmızı adamlar/kadınlarla ve kendisiyle yüzleşmesini anlatmaktadır.

tanışma

ilk kez ankara’da askerlik yaparken bir pazar sabahı çıktığım çarşı izninde aspava’da yediğim menemen’den sonra gittiğim kızılay’daki bir internet cafe’de tanıştım bu birbirinin etrafında dönüp duran yeşil adamlarla. fakat ilk izlenim pek etkileyici değildi, bir şey yapmadım, zaten henüz listemde de kimse yoktu, maillerimi okuyup çıktım.

askerlik dönüşü tekrar başladığım eski işyerinde departmandaki herkesin birer msn hesabı olduğunu görünce tekrar hatırladım, üstelik bu kez listeye ekleyecek birileri vardı.

online yıllar

her şey iyi gidiyordu; listene sadece tanıdığın, bildiğin, emin olduğun kişileri eklemek gibi bir şansın vardı. yaptığın konuşmalarla ilgili küçük ayrıntıları daha sonra hatırlamak için kaydedebilir, kullandığın rumuzunun sonuna ister listendeki özel buddy’ler için, istersen o anki ruh durumuna göre istediğin hedef kitleye mesaj kaygılı eklemeler yapabilirdin. sonraki versiyonlarda eklenen ve almanya’daki arkadaşınla görüntülü konuşma yapmanı sağlayan görüntülü konuşma, avatarlar, ifadeler, göz kırpmalarını saymıyorum bile.

nerede olurlarsa olsunlar aynı programı kullanan arkadaşların sana bir msn penceresi kadar uzak/yakın mesafedeydiler. uzun bir süre msn ile ilişkimiz winamp, media player ve hatta internet gezginini bile kıskandıracak seviyede devam etti.

ve gerçekler: maske, sabun köpüğü kelimeler, kanıksama ve bloklama

uzun bir süre listemdeki onlarca kişiyle kaygısız, tasasız kullandım. fakat bir süre sonra gerek işyerinde, gerek evde sürekli online kalma olanağını yakalamam ve bu yüzden bilgisayar başında geçirdiğim zamanın boş zamanımın önemli bir bölümün işgal etmesiyle bir şeyleri sorgulamaya başladım.

listemdekilerin çoğu tanıdığım kişilerdi ve fakat itiraf etmek gerekirse içlerinde tanımadığım –tabi ki dişi- buddy’ler vardı. bunlarla olan bir kısmı akşam yemeğinden sonra başlayıp geceyarısını aşan konuşmalar sırasında bir şeyi fark ettim ki; gerçekte tanımadıklarıma karşı olduğumdan farklı bir yüzle çıkıyordum; ki maske takmak, sanal ortam için rutin ve umulmasa bile beklenen bir davranıştır. böyle nasıl demeli; fazladan ahlakçı, fazladan korumacı, saf aptal bir şövalye gibi-robin hood değil de, don quijote gibi;)- (burada kamera bana fokuslanıyor: tabi her sorgulamanın çoğu zaman olmasa bile bir şeyleri değiştirmesi gerekir; eskisi gibi listemde olup da tanımadığım çok fazla kimse yok ama uzun bir süredir maske takmamaya çalışıyorum. herneyse, konuyu dağıtmayalım).

mutluydum; pek çok samimi olduğum, sevdiğim, yakın arkadaşım listemdeydi artık; istediğim zaman konuşabilirdik. içlerinden herhangi biri bana mouse ile seçip çift tıklama mesafesindeydi. fakat 20 kişiyle her sabah, her akşam sadece merhaba demek için bile zamanın olmayabilir, değil mi? sonraki gün de, daha sonraki gün ve sonraki hafta, daha sonraki hafta, bazen bir ay sonra bile.
ve beklenen; bir süre sonra kanıksamaya başladım; listemde sürekli yeşil olmaları fark etmiyordu artık. o zaman şunu anladım ki; messenger’den önce gerek zaman zaman kısa mesaj olsun, gerek zaman zaman upuzun mailler olsun en azından seyrek de olsa yazışıyor, birbirimizden haberimiz oluyordu ama işte msn messenger ve onun getirdiği alışmışlık, kanıksama o olanağı da elimizden almıştı.

bazen çok sevdiğim samimi arkadaşlarımın listemde olmamasının olmasından daha iyi olabileceğini düşünmüyor değilim ama olmayınca da online olduğunuz her zaman konuşma ihtimalini göz ardı etmiş oluyorsun ki bu da belirttiğim gibi konuşmama ihtimalini güçlendiriyor(bür tür kısır döngü veya dön baba dönelim).

ve bir şey daha; her sabah konuşuyor olsan bile yazdığın kelimeler selam, merhaba, nasılsın, iş/aşk/evlilik/yenge/çoluk, çocuk/sağlık nasıl/iyiyim, çok şükür vs.’den öteye gitmiyor.
haftada 5-6 sabah söylenen ve birkaç kelimeden ibaret günaydınlar, iyi sabahlar, haftada bir yazılacak uzun bir e-posta’nın yerine geçiyor; kelimeler sabun köpüğü etkisinde.

kaypak msn?

sonra geçenlerde bir şey daha farkettim; bu günlüğü yakından izleyenlerin tanıdığı biri beni engellemişti. uzun süre gözlerden kayboluyor, sonra aniden online oluyor, bir şeyler soruyor, cevap alınca da bir sonraki teknik probleme kadar görünmez oluyordu.

uzun süre bir şey demedim sonra bir gün bunu neden yaptığını sordum. bir tür oyun oynadığını, aslında herkesi engellediğini, online olduklarını gördüğünde de engellemeyi kaldırdığını söyledi.
hayal kırıklığına uğradım ama fazla üstelemedim, herkesin bir an gelip de herkesten, her şeyden kaçmak, saklanmak isteyebileceğini düşündüm, hak vermek istedim ve hak verdim.

ama e-posta ile kıyaslamak gerekirse sadece mail listende olan biri seni engelleyemez, senden kaçmak zorunda değildir. online-offline olduğunu göremezsin, mail gönderirsin, posta kutusunu kontrol ettiği zaman isterse hemen, isterse sonra okur, istediği zaman yanıtlar, istemezse yanıtlamaz vs. vs.

ona hak verdiğimi söylemiştim ama içten buna inanmadığımı farkettim, kendisine de söyledim; bu msn çok kaypak bir program diye.

sonuç

sonuç falan yok, hala kullanmaya devam ediyorum, listemde aylardır genellikle her gece karşılıklı online olup konuşmadığımız buddy'ler de var, dünyanın her yerinden arkadaşlarım da var, yurtdışında olup da bazı zamanlar aile-görüntülü konferans yaptığımız aile bireyleri, akrabalar da var, silip engellediğim onlarca kişi, şimdilik sadece engellemekle kaldığım bir kaç kişi var.

son bir kaç yılımın internet aktivitelerinin önemli bir kısmında bir şekilde yer etti ve bir süre daha yer edecek gibi. onca sorgulamadan sonra bile hala hakkında çok şey bilmiyorum, doğru dürüst bir kullanma klavuzu bile yok, belki de emin olmak için biraz daha beklemeliyim.

bu arada konu hakkında yorumlarla müdahil olmak isteyenlerin yanısıra, isteyenler bu adresten instant olarak da olaya girebilirler;)

6 yorum:

Unknown dedi ki...

sevgili anyone,
"kişisel ileti" kısmını engellemek istiyorum.ben görmiyeyim de kim ne isterse yazsın.
birde ,her gün adını değistirenlere kılım .arada bul adamı!
yaa yoksa benim kişiler mi manyak???? silicem ulenn hepsını , bi seni ekliyeceğim ;)

Norbara dedi ki...

Selamlar , Ne yazik ki bu eski yeni Msn Messsenger dostları çok fazlalıkla sorunlar ve oyunlar yaşatıp,içlerimizde ve dışlarımızda gece ve gündüzlerimizi hep doldurup hiç çıkmıyorlar ki ; hep online karmaşası kaygısızca güdemeden, burada varolduklarımız için ve gerçek hayatta ne yazıkki hiç gerçek olan bir şey kalmadığı tüm açık gerçekliklerinde Hayat.(Pinhani'yi deneyeceğim,Mor Ve Ötesi'nin bir önceki albümünü de öneririm bende naçizane),saygılar sunar, tüm işlerinizde başarılar dilerim.

Unknown dedi ki...

böylelerine de artık daha bi sinir oluyorum.Nasıl insanlar yahu bunlar

Sera dedi ki...

herkesi engelleyip canının istediği zaman konuşanların yanında, kendini meşgul ya da dışarıda gösterenler daha fazla.
demek ki insan her yerde "insanlığını" gösteriyor.
bi hevesle internete girip, msni açıp sonra birtakım şeylerden dolayı hayal kırıklığı yaşamak da anlamsız.

Unknown dedi ki...

msn'den birini silerken kasparovla oynadığım satrancın final hamlelerini yaparcasına zorlanıyorum...kimdi bu ? neydi ? nerdendi ?
bi' de o ligea'nın bahsettiği gibi yıllarca konuşmadığım insan evladına naber ? diye yazanlardan biri benim ama delirtmek için.Kimisi çok açık sözlü oluyo tabi sen kimdin? diycek kadar o da ayrı konu...(atağa çıkarken kontra ataktan golü kendi kalende görmek)

Unknown dedi ki...

ligeia'ya da ligea deme ısrarımı sürdürmekteyim.sürdürücemde ama bunun konuyla alakası yok tabiki.