19 Nisan 2006

'mutsuz son'la biten bir başka pazar gününün ardından uzun süren bir sessizlik ve

ve şimdi dersimiz ingilizce

'i went there with my boyfriend' bir geçmiş zaman cümlesidir ve ilk bakıştaki anlamı dışında da anlamlar barındırabilir içinde.

bir anlık şaşkınlık ve afallamadan sonra 'shit, she has a boyfriend' diye söylenebilirsin kendi kendine ve böylece uzaktan bakıp 'hımm, acaba?' diye başlayan sorular sorup merak etmeler de biter.

-bir teselli paragrafı olarak- hem zaten sözgelimi bir vapurun güvertesinde, bir sokağın köşebaşında, otobüste, metroda, boğaz manzaralı bir cafe'nin terasında bir çift bakış yakalama ihtimali de güzeldir ki kümeleri, integral, türev, x bilinmeyenli denklemleri vs. sevmiyor/bilmiyor/unutmuş olsa da matematiği sırf bu ihtimal hesabı yüzünden sever bazılarımız.

-ders biterken sezen cumhur önal üslubunu andıran bir takdim'le- roxette'ten marie fredriksson söylüyor ağlamaklı sesiyle: it must have been love

1 yorum:

gaia dedi ki...

bazen bize doğru gelen gerçeklerin doğru olmadıklarıyla karşılaşmak canımızı sıksa da doğrunun bi' yerlerde varolduğu gerçeğini değiştirir mi?

gerçi ben insanın yalnız doğup öleceği fikrine pek rağmet eder olsam da bu aralar, bi'şilere inanıyor olmak ve olasılık hesaplarının peşinden koşmak baharda ya da başka mevsimlerde, iyidir.
:)