26 Mart 2006

nuri leflef kundura cilasının parlattığı kunduradan yansıyan güneş ışığının bir anlık düşündürdükleri ve...

ayakkabı boyacısının felsefesi ve neden 'pazarları asla' ve şalvar'ın altına gstring giyenler üzerine tamamı sığmadığı için başlığını ikiye bölmek zorunda kaldığım saçma bir post*

güneşli bir pazar günü öğleden sonrası.
bu saatler, bu yarı bayram saatleri, bu herkeslerin gerek yalnız başına, gerekse yanına birilerini alarak bir yerlere gittiği pazar öğleden sonraları benim için hayatın bir yerde durması, ne ileri, ne geri gitmemesi gereken zamanlarından biridir.
bir pazar günü öğleden sonrasının bir kaç saatliğine bile unutturduğu sorumluluklar, sorunlar, roller/görevler aynı zamanda bir haftalık yoğun çalışma/yaşama temposunun getirdiği yorgunluğu da beraberinde silip götürüyor.

tek sıra halinde dizilmiş üç ayakkabı boyacısının ortasındakinin önündeki tabureye oturdum "kaç paraya boyuyorsun amca" diye sorarken.
boyacıların cila konusundaki tercihi hiç değişmiyor. en iyisi olmasından mıdır yoksa piyasalarda başka rakibi olmamasından mı bildim bileli nuri leflef kundura cilası kullanırlar. çocukluğumdan bugüne gelen sayılı imge'lerden biridir; kutusu, içindeki sarımsı cila ve sarı üzerine siyah puntolu yazısıyla.



müşterisine "senin ekmek parası için kirlettiğin ayakkabıyı, ben de ekmek parası için temizliyorum bey abicim" diyerek yolun kenarında -muhtemelen- altına gstring giydikleri şalvarlarıyla yürümekte olan tiki kızlara bakmakta olan benim dikkatimi bir anda üzerine çekti 40 yaşlarındaki bir diğer ayakkabı boyacısı.

işte okumuş olsun olmasın veya farkında olsun olmasın herkesin kendince bir hayat felsefesi, hayattan anladığı bir şeyler olabileceğini kanıtlıyor bu sözler.

boyacı işini bitirince şalvarın altına gstring giyenlerle aynı havayı solumaktan duyduğum hiçlik/şaşkınlık/merak duygusuyla ve ayakkabı boyacısının felsefesiyle ve güneş ışığı altında yeni boyanmış cilalı parlak ayabbılarla geldiğim yoldan geri döndüm.

ve bilmek istiyorum: şalvarın altına gstring giyenlerin felsefesi nedir?


*bu başlık stilini jelatin'den esinlendiğimi itiraf ediyorum.
29mart notu: neyse ki yazıyı yazıp "publish post" dediğimde bir kopyası da mail adresime geliyor. silindiği için mail adresinden alıp tekrar kopyaladım ama ilk yayınladıktan hemen sonra yaptığım bazı düzeltmeleri içermeyebilir. bu arada neden silindiğini hala anlayamadım. aynı sorunu yaşayan başka kimse oldu mu?
30mart notu: tekrar silindi. bu ne anlama geliyor? bu ne anlama geliyor sayın blogger sistem yöneticisi?

3 yorum:

zynp dedi ki...

bak bunu sevdim iste =)

Ç. dedi ki...

benim de bir nuri leflef takıntım vardır, "bir de nuriye leflef boyası çıkarsalar keşke..." diye gönlümden geçirmişimdir hep.

okudum, sevdim.

ve hatta bir süredir okuyorum ve seviyorum burasını. daha önce yorum yazma fırsatım olmamıştı.

güzel "bloglamalar"... :)

anyone dedi ki...

azey, bayan ç.:

teşekkürler :)