Çankaya, Filiz ve Dulcinea diğer ikisine, Google ve İstanbul'a göre biraz daha bodur görünüyordu. Hatta neval yorumunda bu ikisinden atak beklediğini yazmıştı.
gün geçtikçe semiz 3'lü ile bodur 2'li arasındaki boy farkı artmaya devam etti ve en sonunda bu kahverengi küçük saksıda bu ikisi için işlerin yolunda gitmediğini anladım.

ne olduğunu anlamak için ikisine dokunduğumda yuvalarından çıkacak gibi oldular, sanki onları toprağa bağlayan bir şey yokmuş gibi.
başka bir seçenek olmadığını anladığımda da bunu yapmak zorunda kaldım.

bir yandan da dört gözle güzel haberler bekleyen lale dostları'na bu kötü haberi nasıl ileteceğimi düşünmeye başladım.

iki kayba rağmen hayat devam etmeliydi(soldan sağa: Dulcinea, Filiz ve Çankaya)
bu kadarla kalmadı, sonraki hafta boyunca Dulcinea uzadıkça uzadı, onun için her şey yolunda görünüyordu fakat Filiz ve Çankaya önce durgunlaştı, sonra süzüldü ve yemyeşil gövdelerini sarartarak bizden bu kadar dediler.

bir kez daha yapmam gerekeni yaptım. artık sadece Dulcinea vardı.
ne yazık ki diğer kardeşlerine musallat olan her ne ise, Dulcinea’da ondan nasibini aldı ve kan kırmızı rengini gösterip yapraklarını açar açmaz aynı hızla solmaya başladı.
durum ümitsiz görünüyor, yapraklarından birini döktü, rengi gittikçe koyulaşıyor, birkaç güne kalmaz onunla ilgili son haberi de vereceğim.
onlara ne olduğunu gerçekten bilmiyorum.
iki günde bir sulamaktan daha fazlasını yaptım, ama ya işyerindeki havadan, ya sevgisiz, samimiyetsiz bakışlardan –bakışlardan etkilendikleri seni güldürmesin. sence Dulcinea’nın diğerlerinden farklı görünmesinin sebebi ne olabilirdi?-, ya da bilemediğim başka bir nedenden zamanlarından önce solup gittiler.
sebep ne olursa olsun bu işi beceremedim, çok üzgünüm.
umutlar başka bahara.
8 yorum:
biliyor musun bilmiyorum ama laleler sogugu severmis. bi kere actiktan sonra da cabucak solarlar zaten. benim de vardi 3 tane sarı lalem. icerde kaldiklarinda birden fazlaca açılıvermişlerdi. ve sanırım bir ev beş kişiye biraz az gelmiş. ama pembe de ne kadar yakışmış:)
çok acayip bişey var yalnız, sadece dulcinea'nin yaşamasının don kişot'un rurhuyla bir alakası olabilir mi acaba!!
fazla su vermiş olabilir misin? sanki biraz öyle görünüyo ama bilmem tabii.
üzüldüm. ama bitkiler böyle sürprizler yapıyorlar işte. hem açtığını da gördük, buna da şükür.
bir dahaki bahar dediğine şunun şurasında ne kaldı ki.. :)
su meselesi....bi dahaki sefere haftada bir sula. dogrusu bu.
anyone, kayiplar icin uzuldum..
bizim ruhi bey ve (z)orbey ise hala direnmekte ama ne uzayip ne de kisalmaktalar..
burcu: haklı olabilirsin, dulcinea'nın diğerlerinden fazla dayanması, en azından rengini gösterecek kadar beklemesi, don quijote'un ruhuyla alakalı olabilir :)
gaia: evet iki günde iki bardak su fazla gelmiş olmalı büyük ihtimalle.
cumartesi: evet, bir dahaki bahara az kaldı
bilginc: biraz hassas oluyorlar, verilecek su miktarını, ortamdaki ısıyı bilmek gerekiyor. ve galiba biraz kendi halinde bırakmak gerekiyor.
şimdi oğrendim acı haberleri...uzun zamandır uğramıyormuşum senin sayfaya, halbuki hep aklımdaydı. ama üzülme ben de geçen baharki limon ağaçlarımı yaşatamadım kışın. devam et yeni bitkiler dene, şimdi tam mevsimi, bak bahar geldi. sevgiler.
Yorum Gönder