31 Ağustos 2006

ihtimaller denizi


harika bir kompozisyon yakaladığını düşündün, çektin.
istediğin gibi çıkma ihtimali 1/10'dur. bak sonbahar'da gelmiş.

gecenin bir yarısı uykulu gözlerle, terliksiz ve çünkü buzdolabının ışığına güvenmiştin; lambayı yakmadan mutfağa girdin. bir karafatmaya veya hamamböceğine çıplak ayaklarınla basma ihtimali 1/3’tür. inanmıyorsan dene.

karafatmaya bastın, uyku tutmadı. televizyon’u açtın, vakit gece yarısını geçiyor. güzel bir macera filmi vardır, izlemeye başlarsın. derken her macera filminde olduğu üzere esas çocuklar arasında ateşli bir sevişme sahnesine geliyor sıra. tam o esnada, o sahnede odaya baba/anne/abi/kardeş vs.lerden biri, birkaçı giriyor; ne diyebilirsin ki? nasıl açıklayabilirsin bu durumu? kanal değiştirmek istersen iyice çuvallarsın, değiştirmezsen de -anne/baba’nın yanında öyle şeyler izlenir mi? aaa cık cık- ayıp olur. ne yapsan boş. bak dostum bunun bir yanlış anlamaya yol açma ihtimali 1/2'dir.

sabah önceki geceden kalma hafif bir utançla aile bireyleriyle yapılan kahvaltıdan sonra işyerinin yolunu tutarsın. işyerinde hemen yanı başındaki masada yeni başlayan genç ve güzel kız’la öğlene doğru iyi bir diyalog kurarsın. hatta biraz ileri gider ona playlistindeki sezen aksu söylüyor’la başlayıp pinhani’yle biten bir müzik ziyafeti çekersin. oysa ki tüm bunlara karşılık mesai bitiminde genç ve güzel kızımızı almak için erkek arkadaşının(dallama) gelme ihtimali 1/1’dir, tecrübeyle sabittir. zaten iyi park yerleri ve iyi/güzel/hoş kızlar önceden kapılmıştır. bir kişi hariç, o kendini biliyor(isteyen üzerine alınabilir. bak bu kıyağımı da unutma)

o moral bozukluğunu yazın bu son günlerindeki bu güzel havalarından da faydalanmak isteğiyle şişli’den taksim’e kadar yürüyerek geçiştirmek istersin. otobüs durağına vardığında 129K’nın beş dakika önce kalkmış olma ihtimali 2/3’tür. sorarsın orada bekleşen amcalardan birine; “gelir birazdan yeğenim”. “yok dayı bana 18F lazım” dersin: slm. nbr? asl?

ilk kez chat yapıyorsa karşındaki bu yurdum insanı; "asl"nin aleykümselam’ın kısaltması olduğunu düşünecek olma ihtimali 1/3’tür. bu kişi ben değilim, sen de değilsin, geriye bir kişi kalıyor. onu da tanımıyoruz.

saatlerimizi ayarlayalım, yarın saat 15:00’te, haldun taner’de. ben ruhi bey, nasıl olan ruhi bey; beyaz takım elbisem, yakamda kırmızı karanfil olacak. beni hemen tanıma ihtimalin 1/2, muhallebiciye giderken üstümüzden kanatları senin ellerinden bir kuş geçme ihtimali 1/1'dir.

bu yazının gerçek veya kurgu olma ihtimali 1/2'dir.

biterken orçun kunek’ten “hayatım boyunca hiç buruk sevinç yaşamadım, hep normal sevinç yaşadım” çalıyordu.

14 yorum:

Sera dedi ki...

hem dramatik hem komedi de barındıran bir hayat hikayesine benziyor. yazılanları yaşayıp yaşamadığım ihtimali 5/7 dir.

Adsız dedi ki...

bu yazıya "aa evet bana da oluyor" ya da "aa evet bizde de var" gibi 83 tane yorum gelme ihtimalini nasıl hesaplıyoruz, aynı formülünden mi(ocam,ocam)?

mq dedi ki...

"bu yıl faytona binme ihtimaliniz 450'de 1.
birisinin sizi sevebilme ihtimalini sevme ihtimaliniz 4'te 1.
dilinizi burnunuza değdirebilme ihtimaliniz 7'de 1.
b.kunuzda boncuk bulma ihtimaliniz 275 binde 1.
bugün dilinizi burnunuza değdirmeye çalışmış olma ihtimaniz 1 de 1.
gülmeyi seven birisi olarak bu kitabı sevmeme ihtimaliniz 6 milyarda 1."

murat menteş, dublörün dilemması. bu kitabı seversiniz gibi geldi. belki okumussunuzdur bile.

Adsız dedi ki...

Bu posttan sonra birşeylerin ihtimaline dayanan komment yazma ihtimalini düşündüm kommentleri okumadan önce, 4/5 düşündüğümden fazla bir sayıydı şaşırdım.
Beni bilirsin çoğunluğa uyan bir adamım, o yüzden sorayım:
Anyone kişisinin garavel edasıyla "hooop burdayım, hooop 129 k dayım" türü göndermelerinin İstanbul ve çevre illerden hayırlı kısmetleri tüm "Türkiye'nin kızları birleşin" sloganıyla toplamak ve aralarından seçim yapmak maksadıyla yapılmış olması ihtimali nedir?

anyone dedi ki...

evet şenay tüm bu ihtimal hesaplarını e = mc*2 formülünden hesaplayabiliriz. ya da bekleyip görelim.

kitap hakkında ekşisözlükte söylenenler ilgimi çekti, okuyacağıma dair söz veremem ama alkım'a(bu kez de alkım'da olduğumuzu afişe ediyoruz. efef'e selamlar;)) ilk gittiğimizde rafta alıp şöyle bir göz gezdireceğiz montargisli quentin. ne güzel isminiz varmış öyle, anlamı nedir?;)

ve size gelirsek sabrettin teksoy: şüphesiz ki msn messenger'ın shy smiley'i bir utanma anındaki duygularımızı en iyi ifade eden smileydir. size, daha doğrusu kendimize şişli'den;) bu smiley'i gönderiyoruz. utandık, yerin dibine geçsek yeriydi;)

Adsız dedi ki...

kütle'nin birimi ne olacak? ya da m kütle mi? [abarttım]

mq dedi ki...

anyone;
quentin, taistoi diye bi filmdeki kahramanlardan. montargis quentin'in memleketi oluyor. zannımca fransa'da küçük bir şehir.

filmi türkçeye dost musun düşman mı diye çevirdiler sanırım. film görülürse düblajsız seyredilmesi tavsiye edilir.

iki yorumda da bişeyler tavsiye ettim, yanlis anlasilmasin, halbuki amanın bişeyler tavsiye edeyim demek bir yana, tavsiye etmekten hoslanmayan biriyimdir aslında.

NoktasizvirguL dedi ki...

Açmadan önce de düşündüğüm gibi yorum yazan herkezin "ihtimalin bıdıbıdıdır" espirisini yapmaya çalışması ihitmali 9/10 dur.

Adsız dedi ki...

sert kayaya tosladık galiba. beni einstein'le karıştırdınız galiba sayın şenay ha ha ha(avrupa yakası'ndaki kubilay kahkaha efekti) Kendimi bugün çok esprili gördüm;)

maden sordunuz, bir itirafta bulunayım öyleyse(psikologa verecek param yok, biri bir şey sorsun da çocukluğuma ineyim, anlatayım, rahatlayayım triplerindeyim): lisedeki fizik -adı üstünde fizik öğretmeni- öğretmenimizin derslerinden tek hatırladığım şu ki; kendileri genelde mini etek giyer, sınıfın ortasındaki masaya çıkıp oturur, biz hayatı yeni yeni öğrenmeye çalışan sivilce suratlı, sesleri yeni yeni kalınlaşmaya başlayan 16-17 yaşındaki ergenlerin tuhaf bakışları arasında kocaman bir dersi öylece bitirirdi.

bugün onun derslerinden fizik namına bir şey hatırlamıyorsam onun bu ilginç ders anlatma stiline borçluyum. bunu bilerek mi yapıyordu bilmiyorum ama bir problemi olduğu kesindi; belki frijitti, yatakta kötüydü, ne bileyim, vardı bir sorunu.

galiba göstererek öğretme idealine inanıyordu. o dönemki biz ergenlerin ah'ları, vah'ları başına bir musibet getirmediyse muhtemelen o tarzını devam ettiriyor, sosyal hayata yeni ruhi bey'ler kazandırmaya devam ediyordur.

kendisini saygıyla karışık tuhaf bir duyguyla anıyorum(alakaya bak nereden nereye geldik. bu blog işi tehlikeli olmaya başladı).

anyone dedi ki...

bu e= mc2 formülü deonun derslerinden değil elbette, okul yıllarından çok sonra bir kitapçıda gördüğüm bilim ve teknik dergisinin izafiyet'i işleyen kitaplarından birinden gelmiştir bugünlere.

Adsız dedi ki...

fizikte en sevdiğim formüldür...
hatta bildiim iki formülden biri desem:))
lisedeyken fizik dersini hiç sevmez hatta tiksinirdim, kimyadan da aynen.. hiç çalışmaz, hiç dinlemezdim bu iki dersi, sınav zamanı gelince de hocaları kıl etmek için yazılı kağıdını baştan sona ıncık cıncık doldururdum, nasıl mı? :)) bütün soruları bildiğim bu iki formülle çözerek :))))
B.nin doğum günü çok güzeldi, keşke teşrif etseydiniz efem..

anyone dedi ki...

peki ya endoplazmik retikulum'a ne demeli? kurbağaların sindirim sistemi, eşeyli, eşeysiz üreme, sporla çoğalanlar, amipler vs. hatırlayan var mı? böylesine faydal! b!lg!lerle bizi gerçek hayata hazırladıkları için eğitim sistemine ne kadar teşekkür etsek azdır.

son anda fikrimi değiştirmiştim, gelmek istedim ama iş işten geçmişti:( telafi etmeye çalışacağım.

bu vesileyle de tüm başak aleminin doğum gününü kutlarız;)

Adsız dedi ki...

Yazının "O kendini biliyor" kısmında birden gereksiz olarak beynimde biriktirdiğim saçmalıklardan biri çıkageldi..
Seda Sayan'ın "O kendini biliyoRRRRRR" diyerek çınlayan sesi..

Bu arada ben "asl" ne demek bilmiyordum ..O "bir kişi" benim..

Adsız dedi ki...

itiraf ediyorum ben o endoplazmik retikulüm ü çok severdim, biyoloji dersi manyağıydım hatta, elimden tutsalardı genetik mühendis olurdum ve fakat kör talih:)))
biyolojiden 75/ 80 altında not aldığımı hatırlamam, bunun yanı sıra fizik ve kimyadan da 30 un üzerinde not aldığımı hatırlamam...
:)))
bir eğlendik bir güldük bir güldük doğumgününde... e artık kısmet deilmiş, başka bahara:)