15 Temmuz 2006

the meaning of life

lanet hastalık nedeniyle erken saate eve gidip televizyonun karşısına kurulduğum gün sırasıyla gilmore girls(ilk kez izledim, tarzım değil, sarmadı), tüm zamanların en düşmüş loser'ı al bundy'nin married with children'ı, simpsons'ı, 24 saat aralıksız izleyebileceğim mullet hair style'lı jerry'li seinfeld'ı ve son olarak gandolfini'nin the sopranos'unu izledim.

hasta yatağımda oflayıp puflayıp eziyet çekip bir yandan da the sopranos'u izlerken; tony soprano'nun oğlu anthony jr. önüne gelene aslında tanrı'nın olmadığını söyleyip, hayatın anlamını sorup duruyordu ki iki gecedir uyutmayan acılarla kıvranan, on dakikada bir tuvalete çıkmak zorunda kalan, yutkunmakta bile zorlanan ben o an televizyon ekranından içeriye doğru kolumu uzatıp ufaklığı boynundan tutarak havaya kaldırarak; "bak ufaklık bireysel açıdan bakarsan hayatın anlamı acı çekmeden yiyebilmek, içebilmek, sıçabilmek, başını yastığa koyar koymaz uyuyabilmektir. bak bu kadar basittir işte, rahat mı batıyor sana nedir?" demek istedim.

sevmeyi, sevilmeyi, varoluş kaygılarını vs. bir yana bırak tek mesele yeryüzündeki herkesin bu basitlikte bir yaşam standardına sahip olup olmamasıdır belki de.

adaletsizliğin, savaşın ve acıların olduğu her yerdeki insanlara sadece bu kadar basit bir yaşam standardı sunabilmektir belki de hayata anlam katabilecek şey.

evet belki de bu kadar basitti hayatın anlamı.

15 yorum:

Adsız dedi ki...

bu kadar basitti belki de... ama bazen insanlara, bunu anlatmaya çalışırken bile uzun ve anlaşılması zor cümleler kurduğumu fark ettim... bu kadar basitti oysa...
geçmişler olsun bu arada

blues dedi ki...

ahh nasıl da özledim uzanıp koltuğa seinfeild izlemeyi, ya da bi simpsons, without a trace ya da

belki de bu kadar basit hayat
biz mi abartıyoruz acaba?

deniz dedi ki...

ben ben ben

deniz dedi ki...

sen sen sen

deniz dedi ki...

of of of
cık cık cık hatta,

Sera dedi ki...

bilemiyorum ne derece basit ya da zor olduğunu ama sen salla o dizileri.
lost izle yeter :p

gaia dedi ki...

rahatta rahat durmuyor ki insan:)

Suleyman Ve Ben dedi ki...

Merhaba anyone,

Gecmis olsun.

Hasta hasta (ikilemeli ornek) yazmak cok zor, degil mi?

LOST = Kayip = guzel dizi;
Gilmore Girls = Soyle boyle :)

Kendine iyi bak,

Suleyman.

justine_therese dedi ki...

anthony jr.'ın durup durp "nitch"den bahsetmensi gerdi beni,lakin babasının yapıştırdığı leziz cevaplar da bir o kadar güldürdü hani. "even if god is dead, you're still gonna kiss his ass..." çocuğuna verebileceğin en sağlam din dersi...

özlem dedi ki...

gilmore kızlarına bayılırım ben.hayatın anlamıyla da ilgili yorum yapmak istemiyorum şimdi.yeni uyandım.

asdfgh dedi ki...

bugün 3. olacak:
geçmiş olsun çok çok! bloglar arası bulaşıcı bir hastalık mı dolaşıyor nedir!
hayatın anlamı olağanlık..
acı çekmeden yiyebilmek, içebilmek, sıçabilmek, başını yastığa koyar koymaz uyuyabilmek..
evet..
gilmore girls dizisini severdim..dizi, hastalık, hayatın anlamı..yazının her tarafı birbirine uyumlu..

HaNNeLiSe dedi ki...

Hayatın anlamını aramayalım artık..
Pek bir anlamı yok..Çabuk geçmesinden başka..Ona anlam katan da bu durum zaten..
Düşünsene..Eğer belirli bir limit olmasaydı yaşayabildiğin kadar yaşasaydın pek bir anlamı da kalmazdı..

Yemenin ,içmenin ve daha sonra s*çmanın da hiç bir anlamı yok...

Rahatça uyumanın var ama...Ağrısız ,sızısız..

Geçmiş olsun...
Allah daha beterinden saklasın ..

anyone dedi ki...

teşekkürler tuba.

nw: bu kadar basit değil elbette. sanırım ben biraz abarttım;) hastalık geçti ya;) böyle çelişkili biriyim işte.

dirtybird : hımm, geçmiş olsun öyleyse;)

sera: lost'un hiç bir bölümünü izleyemedim. sadece bir uçak kazası sonucu bir adaya düşen denyoları anlattığını biliyorum. fazla şey bilmediğim için de kokteyllerde, toplantılarda millet harıl harıl lost tartışırken bir köşeye sinip onları izlemekle yetiniyorum. bir an önce dvd'sini alıp uyku arası bilem vermeden tüm sezonları izleyeceğim.

gaia: haklısınız mirim, rahat olunca da hastalıklı hallerimizi unutuyoruz, çok afedersiniz bir tarafımız kalkıyor;)

merhaba süleyman. teşekkürler, sen de canadalı canadalı(ikilemeli örnek:) geldin iyi dileklerinle çok sağol. bu arada bryan adams hala ortaya çıkmadı. sen de kib(kısaltma).

jt: bak bir de şöyle bir soru var. hem mafya babası, üyesi, hem dindar olmaları(anthony jr. örneğinde olduğu gibi oğlunu kiliseye kayıt ettirmek için çabalaması vs.) da çok büyük bir çelişki değil mi?

günaydın özlem. gilmore girls'ün son 10 dakikasına yetiştim öylece yüzeysel baktım ama bir şey anlamadım. bu arada akşama doğru saat 18:30'da uyanmış olman da takdire değer, hatta süper;)

teşekkürler indis. ben de bir kaç blog kardeşinden bulaştığından şüpheleniyorum zaten;)

vallahi aramayalım artık hannelise. ben yoruldum çünkü. öyle bir anlamı olsa da bu saatten sonra öğrenmişim, öğrenmemişim neye yarar. bence öyle bir anlamı varsa doğar doğmaz öğretilmeli ve böylece tüm bir hayat boyu bu sorunu cevabını aramaktan kurtulmalıyız.

Adsız dedi ki...

evet okadar basit emin ol ;)

azey

YALNIZLIK OKULU dedi ki...

evet gerçekten bu kadar basit hayat ama biz çoktan unuttuk bu sadeliği ve bu yüzden en basit hayalimizi anlatırken yada hayatın anlamını anlatırken yapışıyoruz yakalara kavgayı yaşıyruz...