23 Haziran 2006

sabah sabah



burası beylerbeyi sahili.

beylerbeyi’nde inip beni işyerime götürecek diğer otobüse binmeden önce sahildeki banklardan birine oturup deniz havasını solumak istedim.

fotoğrafın solunda, sağında iki iskele babası, ortada da martı mı, başka bir şey mi olduklarını bilemediğim iki kuş, karşı kıyılarda trt binası ve neresi olduğunu yine bilemediğim yeşilliklerle dolu bir bölge var. nasıl bir istanbul’luysam artık; ismini bile bilmiyorum. bir de bu derinliği olmayan bok gibi fotoğraflar çeken kamerası olan cep telefonundan bıktım, söylemek istedim.




zavallı kedi.

kandan kıpkırmızı kuyruğunun derisi soyulmuş, bir kısmı kesilmişti. muhtemelen bir önceki gece ya köpeklerin, ya başka kedilerin ya da birilerinin saldırısına uğramış. kuyruğunu bir yere kaptırmış olması da bir diğer ihtimal.

karşı kıyıları gözlerken bir an tam karşıma geçip acınası gözlerle bana bakarken fark ettim. bir şey demek istiyormuş gibi baktı uzun uzun, başına gelenler için üzgünüm ama ne yapabilirim? bakışı attım kendine ben de. yiyecek bir şeyler olsaydı yanımda verirdim ama senin için yapabileceklerimin hepsi o.

sizin familyanızla nedense yıldızımız pek barışmıyor; geçmişten gelen bir kuyruk/tırmık davası var, ondan herhalde.




ayakkabısının fotoğrafını koymayanı dövüyorlarmış. sakata gelmeyelim diye elimde de kamera varken bu geleneği yerine getirmek istedim. çekirdek kabukları, sigara izmaritleri benim eserim değil.

ve evet; takım elbise giymek zorunda olmadığım bir iş(yer)im var ve fakat sevmiyorum.

işe gitmektense bu oturduğum bankta güneş tepeme geçip kızartana, balık tutanlar, sevgililer gelip gürültüden uyandırana, sekreter kız işyerinden telefonla arayıp nerede kaldığımı sorana kadar uyumak istiyorum.

çok kişisel oldu bu da. bana ne, mekan benim değil mi?

14 yorum:

gaia dedi ki...

bekleyin kuzum 10 dak'ka sonra ordayım:)

YALNIZLIK OKULU dedi ki...

şok şok şok anyone kendini gösterecek mi soruları arasında sadece belden aşagısını çekip gizliliğini hala korumuş ve blog alemindeki esrarengizliği ile hayran kitlesini bir kademe daha arttırmıştır...

sabah saatlerinde beylerbeyi sahilinde otobüs beklediğini öğrendiğimiz anyone nin pazartesi ve hatta haftanın her günü o saatlerde olacağı ortaya çıkınca pusuya yatılacak ilk mekan belli olmuştur...

hayranlarının sabahaltı on arası beylerbeyi sahilinde kedi kovalaması gerekmektedir...

ÜZÜLEREK SON NOT: kendisi bir gavur avrat sevmektedir plotonik olarak...

Nes london-ist dedi ki...

mekan senin dukkan senin istedigin gibi at kostur dur, umurun(m)da mı dunya.

Norbara dedi ki...

Selamlar ; Sayın Anyone , hep ironiydi ve gülmek isteğiydi acımasız yaşama ve insanlara karşı , tabi ki tüm sözlerim ve aniden içten gelen kelimelerim de ki hep alakasız ve ansız ama hep içimden gelen yorumlarım çok az yerlerde ve burada bazen de olsa hep boş şeylerdir işte , şimdiye kadar beğendiğim ve önemsediğim hiç tanımadığım insanlara ve yazılara ulaştım ve dile getirdim kendimce hep ama çok şey biliyor ve de hissediyorumdur belki de , çoğu insan bana deli gözüyle bakıyor ama değilim sadece hiç kazanamamışım sadece odur , ama siz çok akıllı ve değerli bir insansınız ve tabi ki takip edeceğim sizi ve diğerlerini bundan sonra da ama çok açık paylaştığım sözlerimi ve kendimi sadece kendi sitemde yazıp unutup , yine de çok fazla yazma isteklerin de hep yazcağım yaşayıp yaşayamadan dile getirelemiyen hayal kırıklıklarını ve kaçıp o insanları ; Bundan sonra hiç bir yerde asla yorum yapmıyarak zaten çoğunun da aman bize nedir çok da umurlarımdaydı diyerek boşverdiği boş ben kendimle şimdi size çok başarılar ve çok saygılar sunuyorum.Herkez tabi ki özgür bu yaşamda ve sadece istediklerini yapma kendine ait mekanlarındadır.

asdfgh dedi ki...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
asdfgh dedi ki...

evet yavaş yavaş görüntüler netleşiyor..anyone bey gizemini bozmaya karar vermiş gibi görünüyor..
ama şimdi hayranların, bi' ayakkabıyla olmaz diye tuttururlarsa hiç şaşma(m)..
ayrıca mekan senin..istediğini yapmakta özgürsün..neden "çok kişisel oldu bu da." diyorsun ki?
"anyone olarak çevremdekileri yansıtmak benim işim" diyorsun ya, sen olmadan senin çevren de olmaz zaten..
bu, kedilerle olan geçmişteki kuyruk/tırmık davası bir zamanlar space'inde bahsettiğin şeyle ilgili galiba..kedilerle yıldızımızın barışması lazım..her an karşımıza çıkabiliyorlar çünkü..

z dedi ki...

10 yıl oldu herhalde, sağda ya da solda ama kesin ilk resmin oralarda bir çay bahçesinde en sevdiğim pantolonuma çay döküldü. Şekerli çay lekesi çıkmaz bilgisi, dilerim kimsenin hayatına böyle acı bir şekilde girmez. Cosla oxi action da yoktu o zaman.

Adsız dedi ki...

Bence Anyone çirkin biri yoksa niye gözükmesin:-)

Suleyman Ve Ben dedi ki...

Selam anyone,

Pinhani super group !

Benim favori sarki: Hele bi gel.

"içinden geleni söyle" = "Say what you feel".

Cok guzel cumleler ve muzik.

Not: Istanbul deniz resim cok guzel bu post.

Gorusuruz,
Suleyman.

anyone dedi ki...

gaia: 10 dak'ka dediniz, ağaç ettiniz efenim, nerde kaldınız?:)

tebrik ediyorum seni erdem, yalnız kalma, kafamı dinleme, bir süreliğine gizlenme isteklerimi, çabalarımı hemen bir televole, bir kaya çilingiroğlu boyutuna indirgedin ya, bir şey demiyorum:)
hem beylerbeyi benim otobüs'e bindiğim yer değil ve ayrıca bir süreliğine ortalık durulana kadar güzergahımı değiştirmeye karar verdim:)

nes: ;) hoşgeldiniz dükkana.

selamlar marco, rica ederim, hem yorumlarınızda, hem kendi mekanınızda yazdıklarınızdaki çoğu zaman uzuuuun cümleleriniz beni yorsa da ne alakasızdır, ne de boş şeylerdir. sizin gibi pek kazanamamış biri olan bana çok tanıdıktır üstelik. yorumunuzda bir kırgınlık seziyorum, umarım yanılıyorumdur. saygılar.

indis: pek gizem bozmak denemez, sadece bloglar alemi'nde unutulan bir geleneği devam ettirmek istedim(ayak/kabı fotoğrafı) uzaklardan bir arkadaşın günlüğünde görünce geçen gün özendim, ondan. devamı gelir mi? sanmıyorum. sebeplerini ayrı bir post şeklinde açıklayacağım yakında.
ve evet, anlatmıştım önceki mekanda. yıldızımız barışmıyor bir türlü kedilerle.

fütursuz: 10 yıl önceyse, üstelik en sevdiğin pantolonuna döküldüyse çok fena. şimdiyse oralarda pek çay bahçesi kıvamında yerler kalmadı, cafe'ler var desek daha doğru olur. bir de bir kaç balık lokantası var. uzun zamandır gitmiyordum, bir akşam üzeri uğrasam iyi olacak.

flaneur: mr. rodi'nin sokağında pusuya yatıp bekleyeceğim seni, görürsün o zaman the good, the bad and the ugly'yi:)

şaka bir yana ve çok klasik olacak ama ruhumuz güzel olsun, gerisi yalan. zaten güzel bir şeyler varsa ruhunda dış görünümüne de yansıyor, sadelik, samimiyet, dostluk, güven duygusu şeklinde. hem fiziki güzellik nereye kadar olacak ki yanında?

süleyman: beğendiğine ve yeni bir pinhani'ci daha kazandığımıza sevindim. artık canada'da konser vermeye gelirlerse canlı performanslarını izlersin:)

iyi bir haftasonu olsun.

özlem dedi ki...

arkadadaşlar!!!anyonela ilgili spekülasyonlara bi son vermenin zamanıdır artık.bir kilo baklava alıp kendisini (bloğunda verdiği adreste)ziyaret ettim.ailecek pek bi sıcak karşıladılar.bazı arkadaşların iddia ettiği gibi çirkin felan değil.hatta lampardtan daha yakışıklı.tüm arkadaşlara tavsiye ederim;kalkın gidin.siz de tanışın.zaten bakkal da evi bulmada çok yardımcı oluyor sağolsun!!

Adsız dedi ki...

içimden mayıs sıkıntılarını attım.. hazırlıklar hazirana..
bilseydim neşeli bir türkü yakardım..
müthiş huzur verir bana..
bir dur dedim aklıma dur, düşünmeden beş dakikaaa bekleee!
bazı günler, bu şarkıyla başlarım güne.. bu şarkıyla başladığım durağan bir pazar günü, çalışıyorum:(
beylerbeyinde oturamasam da, caddebostan sahilinde oturup pıtı pıtı balıklarını izlerek içiyorum bazı günler( ki çok keyifli bir olay) geçen hafta sevgilimle sahilde otururken fok gördük hatta, yavruydu bir de.. bir kaç kez yunus ve envai çeşit balık gördük.. deniz gibisi var mı, herşeyi, zamanı, mekanı unutturuyor bana.. bak hatırladım o anları yine mutlu oldum:)

HaNNeLiSe dedi ki...

Bu çekirdekleri yiyerek kabuklarını etrafa saçmayı ne kadar seviyor yurdum insanı...Sigarasını yere atıp ayağını üzerine bastırmak suretiyle yoluna devam etmeyi de...

Açıkçası şu yazılanlar içinde buna takıldım...
Çünkü çoğu yerde bu tür pislikler görmek mümkün..
(Zaten sokaklarda bu çekirdek yeme adetini hala anlayabilmiş değilim )

Bak resimde bile göze çarpıyor...

anyone dedi ki...

su: evet restart atmak gibi;) o mola tüm bir gün boyunca yetiyor o koşuşturmacanın içinde.

özlem: lampard halt etmiş desene:)

ya bir de arjantin caddesi aslında ankara'da bir cadde, frank lampard ise ingiliz milli takımı ve chelsea'nin orta sahasında bir futbolcu. üstelik kendim şahsen futbol stiline hayran olsam da onun ismini bir sokağa verecek kadar sevecek birileri olduğunu sanmıyorum sultanbeyli belediye meclis üyeleri arasında. fikirtepe semti ile sultanbeyli ilçesi arasında da yaklaşık 2 saatlik bir yol mesafesi olduğunu istanbul'da yaşayanlar bilirler ama ola ki adresin gerçek olduğunu düşünen birileri çıkar ileride, arar durur günlerce, vicdan azabı çekerim diye belirtmek istedim.


tuba: güzel sözler zardanadam'ın bir şarkısından galiba.

caddebostan'da sahili de güzeldir ama nedense bana hüzün verir.

hep mutlu ol;)

hannelise: evet çekirdek kabukları ve izmaritler çok belirgindi, o yüzden özellikle belirtmek istedim benim eserim değil diye. ne bileyim belki kabukları yere atanın ben olduğunu düşünür birileri diye.