07 Mart 2006

bugün de böyle oldu

bu sabah yağmur vardı istanbul'da ve birden yağmurda motora binmeyi sevdiğimi hatırladığımdan çoğunlukla beylerbeyi'nde inip biraz yukarı doğru yürüyerek varılan köprüden önce son otobüs durağından binerek mecidiyeköy'e olan güzergahımı tamamlama planımı değiştirdim parayı uzatırken 3 günlük sakalıyla duran ve sonradan yolda seyreden diğer araçlara karşı olan davranışlarından ters tarafından kalkmış biri olduğunu anladığım minübüs şoförüne "bi beylerbeyi alır mısın kaptan" der demez hemen akabinde "pardon, üsküdar olsun" diye düzelterek.

5 dakikada bitiyor üsküdar-beşiktaş arası motorla daha ben gazetemi açıp okumaya fırsat bulamamışken daha ve bu kadar keyifli bir yol bu kadar kısa sürede biter miydi şöyle beylerbeyi, çengelköy, beykoz'dan u dönüşü yaparak bebek'ten beşiktaş'a bir güzergah çizseler, her sabah güne deniz kokusu çekerek burnumuza başlarsak fena mı olurdu.

başka bir yerden okuduğuma eminim ama neresi olduğunu hatırlayamadım; bir gazete miydi yoksa bir günlük yazarı mı okuduğum; şehir içi trafik için alınan yeşil otobüslerden sözediyordu.
beşiktaş'a vardıktan sonra yolun kalanını onlardan biriyle tamamladım diğerlerine nazaran daha geniş iç hacmi -araba reklamı gibi oldu- ve otobüsün elini uzatsan basabileceğin her yerine konmuş, yolcularda sürekli bir basma ve "pardon kaptan yanlış oldu" deme isteği uyandıran kırmızı stop düğmeleriyle trafiği daha çekilir hale getiren yeni yepyeni yeşil otobülerden birinde.

fon müziği: yalnızca ben, yüzlerce sen / vega
fon rengi: yağmurdan sonraki yaprak yeşili
bugün doğan çocuklara isimler: erkek olursa dedesinin ismi, kız olursa esra
günün yemeği: kavacık / habil pizza'da iş arkadaşlarıyla acı soslu margarita
filmi: crash
tezahüratı: barca'la barca
melankoliği: anyone

4 yorum:

gaia dedi ki...

yazıyı okurken iki kere "aaa.." dedim kendi kendime; o otobüsler hakkında yazmayı düşünmüştüm bende (klimalı olup olmadıklarını da merak ediyorum o ayrı konu), bi' ara da saatli maarif takvimi tadında bi' blog yapıyım, ne şahane olur demiştim (kız ismi, günün yemeği vs).
saygıdeğer anyone beyfendi, rica edeceğim fikirlerimi çalmayınız:)

Adsız dedi ki...

"birileri" bölümünde yer alacak kadar kafanda yer etmişim galiba en sonunda:))
bir de benim oyuncak bebeğim senin için nasıl "azem" oldu merak ettim. ona "azem" diye sadece ben hitap edebilirim. başkaları için o "azey" ,biraz daha yakınları için "aze" dir. cık cık olmamış anyone..otur sıfır! :))

anyone dedi ki...

gaia: hay allah, süperkahramanlık olayını abarttım galiba. evet öyle birileri'nin günlüğünü okurken düşüncelerini de okuyabilmek gibi bir yeteneğim var süperkahramanlara özgü. bir daha yapmam, söz.
ve bu arada bu yoruma sebep olan yoruma sebep olan yazıdaki düşünceleri orjinal kaynağından da okumak, dinlemek isterim elbette. herkesin karalama/not/hatıra vs. defter yapraklarının arasında bir yerlerde takvimden koparılmış bir kaç sayfa saatli maarif takvimi olmasında bir sakınca yok bence. zaten eskiden de öyle değil miydi? hani e-mektup yoktu daha, hoşumuza giden bir yazı, şiir, bulmacayı takvimden koparıp saklardık.

alexis_hailie: azey konusunda haklısın, bir anlık boşluğuma denk geldi, uyarınla birlikte gereken düzeltmeyi yaptım ama the end mi ne görüyorum orada?
sıfır mı? hocam bir şans daha verin lütfen.

Adsız dedi ki...

:)
-evet azemin sayfasında "the end" li
bir yazı var.yine bir şeyler olmuş,üzülmüş.o üzülünce ben de üzülüyorum:(
-sana gelince bu sözlüydü merak etme, düzeltirsin:p