metroyla ilgili yön duygumu yitirmek sorunumdan sözetmiştim geçenlerde bu yazımda.
yazıyı yazdıktan bir kaç gün sonra bir sabah mecidiyeköy civarındayken yolun karşısına geçmek için metro girişlerini kullanabileceğimi düşünmüş ve kullandığım geçidin bu kez 100 metre kadar aşağısından ve yolun ters istikametinden çıkmıştım. sabahın körüydü ve henüz yarı uykulu bir haldeydim, o yüzden fazla üstelemedim, yolun kalanını da yürüyerek işyerine vardım.
son olarak dün yaşadıklarım bu konuda profesyonel destek almam gerektiğini düşündürdü bana:
bayram arefesi nedeniyle yarım gün çalıştıktan sonra eve gitmek üzere işyerinden ayrıldım.
yolda yürürken iyi saatte olsunlar "bu saatte eve mi gidilir ya" diye diretince vazgeçtim ve taksim/beşiktaş üzerinden kadıköy'e gitmek için en yakın metro girişinden aşağı indim. her zamankinden farklı olarak metro istasyonunun tenhalığı dikkatimi çekmişti. 2 dakika sonra metro geldi, bindim, her zamankinden farklı olarak bir hayli kalabalıktı, bu yüzden oturacak yer yoktu, köşede bir yere geçip beklemeye başladım.
bir yandan da -nerden aklıma geldiyse- kurtlar vadisi'nin hiç bir bölümünü izlemeyen 2145 kişiden biri, asmalı konak + kurtlar vadisi + yabancı damat ve aliye dizilerini izlemeyen 186 kişiden biri olduğum gibi paranoyakça düşünceler gezinmeye başladı kafamda.
birden kapıların her zamankinden farklı yönde açıldığını gördüm ve sebebini anlamaya çalışmaya fırsat bulamadan metro'nun sadece levent istasyonundaki duvarlarında bulunan o büyük mozaik tabloları gördüm.
ve şaşkınlıktan ağzım açık bir şekilde inmek üzere kapıya yaklaştığımda, aynadaki yansımadan "böyle bir aptallığı nasıl yapabildim" diye kendi kendime söylendiğimi gördüm
ve taksim'den minibüsle beşiktaş'a indikten sonra, oradan da vapurla kadıköy'e geçmeyi umduğum vapuru kaçırdığımı gördüm
ve gördüm daha pek çok şeyi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
Yorum Gönder